Kıranşeyh, kıranışık, kıranşık yada gıranşık. Sizce hangisi peki?
Birçoğumuzda olduğu gibi bende de yerel tarih merakı var. Özellikle köyümüzün tarihine karşı biraz fazlaca. Hepimiz bu konuda hem bir şeyler okuduk hem de bir şeyler duyduk.
Peki tarihsel gerçek ne?
Öncelikle yazılı kaynak azlığı, arşivlere ulaşma güçlüğü gibi etkenler bu konuda bilimsel bir şeyler söylememizi güçleştiriyor. Tarihçilerin affına sığınarak yazıma başlıyorum.
Domaniç’te bir çay ocağında otururken oranın yerlilerinden biri nereli olduğumu sordu ,bende köyümüzün adını söyledim. Bana, nerde Kıranışıklar nerde sıraçamlar dedi. Ve hikayeyi anlattı:
-Adamın biri, sabah ava çıktım, Kıranışığa gittim ordan sıraçamlara geçtim, demiş. Meğer bu iki yer birbiriyle ters ve uzak istikamette yerlermiş. İşte bu sırada birisi de avcının yalan söylediğini belirtmek için:
-Nerde Kıranışıklar nerde sıraçamlar demiş.
Bu söz Domaniç folkloruna girmiş. Birisi alakasız bir şey söylediğinde bu söz söylenir olmuş. Hem komşu köylülerin ve yukarıdaki hikayenin hem de kendi köylümüzün köyümüzün adını söylerken Kıranışık ya da Gıranışık demesi Kıranışık’ı doğruluyor gibi. Üstelik meşhur kıranda ışık hikayesini de unutmamak gerekir.
Bununla birlikte 1844 tarihli tapu tahrir defterinde Gümüş nahiyesi Kıranşeyh karyesi (köyü) yazmakta. Köyümüz muhtarlık mühürlerinde bir dönem Kıranşıh olarak yazdığı belgelerde görülmekte. Şıh şeyhin farklı bir söylenişi. Resmi kayıtlarda bir şıh veya şeyh durumu var. Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde bu görülüyor.
Daha eskiye gittiğimde şunları buldum:
“Kıran Köylerine iskan edilenler çok büyük ihtimalle Kıran Cemaatine mensuptur. Türkay’a göre Kıran Cemaati Yörükan taifesindendir. 1530 tarihli Muhasebe-i Vilayeti Anadolu Defterlerine göre Kütahya Livasına bağlı Aslanapa ve Sazanos (Örencik) nahiyelerinde iki Kıran Köyü ile Hüdavendigar Livası Tahrir Defterlerinde Kıran (Kıranşıh), Seydikıran (Seydikuzu) köyleri ile Kıranyurd Yaylağında bulunan konar-göçer Yörük olup hayvancılıkla uğraştıkları gibi yakındaki mirliva hassı çiftliklerinde vergiye tabi hizmet ettikleri görülmektedir. Yarıçapı 8-10 km. olan bu alanda Kıran Cemaatine bağlı konar göçer ve yerleşik reaya bulunmaktadır.
Kaplanoğlu’na göre ise, bu köylerden başka 1573 tarihli bir kayıtta İnegöl’e bağlı bir Kıran Köyü bulunmaktadır. Biraz önce bahsettiğimiz 8-10 km. yarıçaplı alanda muhtemelen Kıran Cemaatine mensup reayanın bir kısmı konar göçer veya kısmen yerleşik düzene geçmeye çalışmakta diğerleri mirliva hassı çiftliklerde iskan edilmiştir. Bu reaya topluluğu Domaniç’e bağlı Kırık (Kıran) ve Seydikuzu (Seydikıran) ile Kütahya Merkez İlçeye bağlı Kıranşeyh Köylülerinin ataları olmalıdır.
1530 tarihli Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defterinde Hüdavendigar (Bursa) Livası bölümü incelendiğinde Atranos (Orhaneli) ve Kite (Ürünlü Köyü) Kazasına bağlı Kıran veya benzeri köy bulunmadığı halde, ileriki yıllarda Kite Kazasında Kıranışıklar cemaatine bağlı köy bulunduğu bir başka kaynakta tespit edilmiştir. Bu köy Keles’e bağlı Kıranışıklar Köyüdür.
Kıranışıklar Köylülerinin bir bölümü Kütahya Örencik’ten (Sazanos Nahiyesi) geldiğine inanırken, bir bölümü Kütahya-Kıranşeyh Köyü civarından geldiğine inanmaktadırlar.”
Özetlersek bizim yayladan başlayıp, Seydikuzu ve Domaniç Kırık köyüne doğru uzanan alanda Kıran cemaatine bağlı Yörük taifesi yaşıyordu. Bunlar buraya nereden geldi?
Cemaatin en kalabalık yaşadığı yer Kıranşeyh Köyü yaylasıydı. Çeşitli nedenlerle bir bölünme yaşandı. Keles’in Kıranışıklar Köyü’nde bulunan Eski Cami’nin yanındaki bir çeşmeden 1719 yılında yapıldığı öğrenilmektedir. Yani bu ayrılığı doğru kabul edersek 1700’lü yılların başında bu ayrılık olmuş.
Kalanlar yani bizim atalarımız belirli bir süre daha orada kaldılar. Sonraki dönemde yüksek bir ihtimalle güvenlik gerekçesiyle bizim Yukarıköy dediğimiz yere geldiler. Buradaki mezarlığa baktığımızda ve yaşlılardan bu mezarlığın daha da geniş olduğunu öğrendiğimizde burada yaklaşık 100 yıl kadar kalmış olabileceklerini varsayabiliriz.
1880’lerden itibaren değişik aralıklarla parça parça şuan ki bulunduğumuz yere gelindi bu göç tahmini olarak 10 yıl sürdü. 1844 kaydında vergiye tabi 32 hane olduğu görülüyor. Yani yayladaki bölünmeden sonra yukarıköyde 32 hane bu da yayladaki Kıran cemaatinin kalabalık oluşu tezimizi doğruluyor.
Ayrıca göçe meraklı olduğumuz ve yeni yere çabuk alışabilmemizi Yörüklüğümüze bağlayabilir miyiz?
Sonuç olarak şeyh ya da şıh biraz resmi adlandırma. Halk dilinde pek kabul görmemişe benziyor. Zaten şeyhle ilgili bir anlatıya da rastlamıyoruz.
0 Yorum Yazılmış.